Hepimizde biliyoruz ki simiti sevmeyen insan çok azdır. Sabah evden kahvaltı yapmadan çıktığımızda hemen birşeyler atıştırmak istediğimizde aklımıza ilk simit gelir. Sokaktaki satıcılardan tutun da en lüks pastenelere kadar satılan, bir bardak çayla beraber afiyetle yediğimiz simitin ne gibi faydalarının olabileceğini düşünmüşmüydünüz? Simiti simit yapan olduğu gibi yediğimizde fayda sağlayan da üzerindeki o lezzetli susam tanecikleridir… İşte simit susamının faydaları:
*‘Sesamum indicum‘ bitkisinin olgun tohumlarından, presleme yoluyla elde edilen sabit bir yağ olan susam yağı vitamin mineral antioksidanlar ve lesitin bakımından zengin bir besindir.
* Susamda, sesamol, sesamin ve sesamolin adında antioksidan bileşikler yeralır.
* Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır.
* İçindeki demir ve vitaminler nedeniyle kansızlıkta doğal bir destektir.
* Japonyada yapılmış araştırmalar susam yağının bağırsak kanserine karşı koruyucu olabileceğini göstermiştir.
* Susam yağında beyin ve sinir hücreleri için yararlı olan lesitin bulunur.
* Susam tohumu kalbi sağlığı için yararlı E vitamini de içerir.
* Kolesterolün ve yüksek tansiyonun düşürülmesinde yardımcıdır. Susam yağından elde edilen susaminin kolesterolü kontol altında tutmakta yardımcı olabileceği belirtiliyor.
* Güneşten koruyucu yağ olarak kullanılabilir. Güneş ışığındaki UVA ve UVB‘den büyük ölçüde koruma sağlayıcı etkisi vardır.
* Eklem sorunlarında ağrının azaltılmasına yardım etmesi susam yağı yararları arasındadır.
* Yara ve yanık gibi durumlarda dışardan uygulanır.
* Romatizma ağrılarının giderilmesinde kullanılır.
* Yorgunluğa karşı enerji verir.
* Cilt sorunları ve mantar enfeksiyonlarına karşı faydalıdır.
* Cilt sağlığı için önemlidir. Cildin yaşlanmasını engellemeye yardım eder.
* Saç diplerine ve tırnaklara sürülür.
* Saçları besler ve canlılık kazandırır. Saça ve cilde masaj biçiminde uygulanır.
* Vitamin ve kalsiyum eksikliği sebebiyle sorunlu hale gelmiş tırnaklar için yararlıdır.
* Masaj yağı olarak aromaterapide önemli yer taşır. Susam yağı Ayurvedik tedavide de sıkça kullanılır.
* İçindeki doğal lesitin antioksidanların ve de yağa eklenmiş olan diğer maddelerin ciltten kolay bir şekilde derinlemesine emilimini sağlar.
* Dahilen müshil olarak kullanılır.
* Mayonez, soslar ve zeytinyağlı yemeklere ve salatalara lezzet vermek amacıyla da kullanılır.
Bunları daha önce duymadınız!
Aspirin üretiyoruz
Meyve ve sebze yediğimiz zaman vücudumuz kendi aspirinini üretebiliyor. Araştırmalar meyve ve sebzelerde bulunan benzoik asit alan kişilerin salisilik asit üretebildiğini gösteriyor.Bu madde aspirinin temel etken maddelerinden biri olarak biliniyor.
Meyve ve sebze yediğimiz zaman vücudumuz kendi aspirinini üretebiliyor. Araştırmalar meyve ve sebzelerde bulunan benzoik asit alan kişilerin salisilik asit üretebildiğini gösteriyor.Bu madde aspirinin temel etken maddelerinden biri olarak biliniyor.
İş yerinde kestirmek patrona da fayda sağlıyor
20 dakikalık şekerleme ruh halini dengeliyor ve üretkenliği arttırıyor. Şekerleme sonrasındaki dinlenmişlik hali saatler boyu devam ediyor. Ayrıca şekerleme sayesinde kalp de normal ritmine geri dönüyor. Yunan gönüllüler üzerinde yapılan bir araştırma haftada 3 kez şekerleme yapan kişilerde kalp rahatsızlıkları riskinin %37 oranında azaldığına dikkat çekiyor.
20 dakikalık şekerleme ruh halini dengeliyor ve üretkenliği arttırıyor. Şekerleme sonrasındaki dinlenmişlik hali saatler boyu devam ediyor. Ayrıca şekerleme sayesinde kalp de normal ritmine geri dönüyor. Yunan gönüllüler üzerinde yapılan bir araştırma haftada 3 kez şekerleme yapan kişilerde kalp rahatsızlıkları riskinin %37 oranında azaldığına dikkat çekiyor.
Orgazm erkeklerde hapşırmayı tetikler
Orgazm sonrasında bazı erkekler ağrı, baş ağrısı veya hapşırma gibi durumlar yaşayabiliyor. Orgazm sırasında sinir sistemi tam kapasite çalışıyor. Hapşırmaya önerilen açıklama ise beyinde orgazm merkezinin esneme ve hapşırmaya çok yakın olması. Bu bölgelerin birbirinden etkilenebileceği iddia ediliyor.
Orgazm sonrasında bazı erkekler ağrı, baş ağrısı veya hapşırma gibi durumlar yaşayabiliyor. Orgazm sırasında sinir sistemi tam kapasite çalışıyor. Hapşırmaya önerilen açıklama ise beyinde orgazm merkezinin esneme ve hapşırmaya çok yakın olması. Bu bölgelerin birbirinden etkilenebileceği iddia ediliyor.
Herkesin dili kendine özel
Parmak izi gibi her insanın dil izi farklıdır. Dil hem psikolojik hem de fiziksel açılardan bilgi veriyor. Yapısı gereği tekil bir organdır ve hiç bir insanın dili başka birine benzemez. Şekil, büyüklük ve uzunluk açısından herkesin dili farklıdır.
Parmak izi gibi her insanın dil izi farklıdır. Dil hem psikolojik hem de fiziksel açılardan bilgi veriyor. Yapısı gereği tekil bir organdır ve hiç bir insanın dili başka birine benzemez. Şekil, büyüklük ve uzunluk açısından herkesin dili farklıdır.
Beyaz tenlilik zamanla ortaya çıktı
Bir zamanlar insanların tümü siyahiydi. Beyaz ten insanların göç etmesine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Ten rengi olmasaydı herkesin cildi krem beyazı gibi görünürdü. Cilde yakın kan damarları hafif bir kırmızılık katmaktadır. Sarı bir pigment de bulunmaktadır. Sepya tonlarındaki melanin ise ultraviyole ışınlarına tepki olarak daha fazla bulunduğunda kişi siyahi olmaktadır. Tüm bu dört renk tonu dünya üzerinde farklı oranlarda karışarak kişilerin ten rengini belirler.
Bir zamanlar insanların tümü siyahiydi. Beyaz ten insanların göç etmesine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Ten rengi olmasaydı herkesin cildi krem beyazı gibi görünürdü. Cilde yakın kan damarları hafif bir kırmızılık katmaktadır. Sarı bir pigment de bulunmaktadır. Sepya tonlarındaki melanin ise ultraviyole ışınlarına tepki olarak daha fazla bulunduğunda kişi siyahi olmaktadır. Tüm bu dört renk tonu dünya üzerinde farklı oranlarda karışarak kişilerin ten rengini belirler.
En kalın cilt dokusu ayaktadır
Avuç içi ve ayak tabanındaki derinin kalınlığı 4 mm'dir ve vücutta derinin en kalın olduğu yerdir. Ayaktaki en kalın deri ise topuk kısmındadır. Burası ayrıca en fazla ter bezinin bulunduğu bölümdür.
Avuç içi ve ayak tabanındaki derinin kalınlığı 4 mm'dir ve vücutta derinin en kalın olduğu yerdir. Ayaktaki en kalın deri ise topuk kısmındadır. Burası ayrıca en fazla ter bezinin bulunduğu bölümdür.
Apandist aslında gerekli bir organ
Gereksiz olduğu sanılan apandist aslında insan bağırsağında yaşayan yararlı bakterilerin yaşadığı bir organdır. Yararlı bakteriler sindirime yardımcı olur. İshal söz konusu olduğunda bu bakteriler dışarı atılır ve yeniden üretilmeye başlar.
Gereksiz olduğu sanılan apandist aslında insan bağırsağında yaşayan yararlı bakterilerin yaşadığı bir organdır. Yararlı bakteriler sindirime yardımcı olur. İshal söz konusu olduğunda bu bakteriler dışarı atılır ve yeniden üretilmeye başlar.
Boyumuz sabah daha uzundur
Boyumuz sabahları akşamdakine oranla daha uzundur. Çünkü diskler arasındaki sıvı uyuduğumuz sırada yenilenir ve bu sayede 1,5 santim daha uzun oluruz. Gün ilerledikçe ayakta durmanın da etkisiyle diskler sıkışır ve minik bir kısalma söz konusu olur.
Boyumuz sabahları akşamdakine oranla daha uzundur. Çünkü diskler arasındaki sıvı uyuduğumuz sırada yenilenir ve bu sayede 1,5 santim daha uzun oluruz. Gün ilerledikçe ayakta durmanın da etkisiyle diskler sıkışır ve minik bir kısalma söz konusu olur.
Kendini sindirmemek için mide duvarı her 3 günde bir yenilenir
Mide asiti çok güçlü ve yakıcı bir maddedir.Mide hücreleri tarafından normalde metallerin işlenmesi sırasında kullanılan hidroklorik asit salgılanır. Ancak mide duvarındaki mukus yüzey bu asidin güvenli bir şekilde vücutta tutulmasını sağlar.
Mide asiti çok güçlü ve yakıcı bir maddedir.Mide hücreleri tarafından normalde metallerin işlenmesi sırasında kullanılan hidroklorik asit salgılanır. Ancak mide duvarındaki mukus yüzey bu asidin güvenli bir şekilde vücutta tutulmasını sağlar.
Sarışınların daha çok saçı var
Saç rengi gürlüğünü de belirler. Normal bir insanda 100 bin saç kökü bulunur. Bu saç köklerinden her biri insan yaşamı boyunca 20 saç teli üretebilme kapasitesine sahiptir. Sarışınlardaki saç köklerinin sayısı 146 bin civarındadır. Yani daha fazla saç üretimi söz konusudur. Kızıl saçlılardaki kök sayısı ise 86 bindir.
Saç rengi gürlüğünü de belirler. Normal bir insanda 100 bin saç kökü bulunur. Bu saç köklerinden her biri insan yaşamı boyunca 20 saç teli üretebilme kapasitesine sahiptir. Sarışınlardaki saç köklerinin sayısı 146 bin civarındadır. Yani daha fazla saç üretimi söz konusudur. Kızıl saçlılardaki kök sayısı ise 86 bindir.
Zemzem Suyu Hakkında Bilinmeyenler
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) raporlarına göre dünyanın en
sağlıklı sularından olan zemzem suyunun esrarı, günümüz teknolojisindeki tüm
araştırmalara rağmen çözülemiyor.
Kaynağı bulunamayan suyun denizden 80 kilometre uzakta
olmasına ve çevresinde başka hiçbir kuyu olmamasına rağmen yıllardır
kurumaması, araştırmacıları şaşkına çeviriyor.
Sadece 1.5 metre derinliğindeki kuyudan hac mevsiminde
milyonlarca hacı tüm su ihtiyacını karşılarken, su seviyesinde de hiçbir azalma
olmuyor.
Açlığı gidermek için içenin açlığını, susuzluğunu gidermek
için içenin de susuzluğunu gideren suyun esrarı bilim adamları tarafından
inceleniyor.
Avrupa'da laboratuarlarda yapılan araştırmalarda, zemzem
suyunun çok az kükürt içerdiği tespit edildi.
Amerika'da yapılan test sonuçlarına göre ise zemzem, içinde
mikroorganizma ve bakteri bulunmayan tek su olma özelliği taşıyor.
WHO tarafından da zemzem, dünyanın en içilebilir ve sağlıklı
sularından biri olarak açıkladı.
Fakat diğer sulara göre çok daha besleyici ve mineral
barındıran suyun kaynağı ise halen araştırma konusu.
İŞTE ZEMZEM'İN BİLİM
DÜNYASINI ŞAŞKINA ÇEVİREN ÖZELLİKLERİ
· Zemzem Cennet pınarlarındandır.
· Cenab-ı Hakkın İbrahim (a.s.)´a ikram ettiği bir nimettir.
· Harem-i Şerif´deki Ayat-ı Beyyinat´dandır
· Hacıların muşahede ettikleri en büyük nimet ve menfaatlerdendir
· Yeryüzündeki en hayırlı sudur
· Cibril-i Emin vasıtasıyla zuhur etmiştir
· Yeryüzünde en mukaddes topraktan kaynayan sudur.
· Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in kalb-i şerifinin defalarca yıkandığı sudur.
· Resulullah Efendimizin mübarek tükürüğü ile bereketlenen sudur
· Açları doyuran sudur.
· Dünya devam ettiği müddetçe bu vasfı devam edecektir
· Her derde devadır
· Hususiyle humma (sıtma)'ya şifadır
· Baş ağrısını giderir
· Gözün görmesini ziyadeleştirir
· Ne niyetle içilirse ona devadır.
· Ona bakmak ibadettir.
· Ondan içmek günahlara keffarettir.
· Kaburgalarını gerdirinceye kadar içmek iman alameti ve nifaktan kurtulmaktır
· Misafirlere ikram edilecek en güzel hediyedir.
· Mekke'yi Mükerreme´den diğer beldelere taşınması sünnettir.
· Ebrar´ın içeceğidir.
· İçilmesi sünnettir.
· Onunla abdest almak sünnettir.
Hafta neden 7 gündür?
Hafta hakkında kesin olarak bilmediğimiz çok şey var. Örneğin haftanın yedi günden oluşmasının kökeni konusunda rivayet muhtelif. Çeşitli dillerde günlerin isimlerinin anlamı ve neye göre dizildikleri konusu da tartışmalı. Daha pek çok soru var: Haftanın ilk günü hangisidir? Haftalar nasıl sıralanır? Tarihte başka uzunlukta haftalar kullanıldı mı?
L. E. Doggett
Haftanın yedi gün olmasının kökeni
Hıristiyan, Musevi, İslam takvimlerinde hatta İran ve Çin takvimlerinde bir haftanın yedi günden oluşuyor olmasına rağmen neden böyle olduğuna dair kesin bir bilgimiz yoktur. Haftanın geçmişi ile ilgili, otoritelerin her birinin tartışılmaz gerçeklermiş gibi sundukları faklı kurgular vardır. Gerçekte ise haftanın neden yedi gün olduğuna dair sahip olduğumuz en kesin bilgi, kesin bir bilgimizin olmadığıdır.
Bu konudaki en yaygın açıklama, 7 günden oluşan haftanın, Roma İmparatorluğu'nda imparatorluk takviminde kullanıldığı ve tarihsel sebeplerle Hıristiyan kilisesi tarafından benimsenip geliştirildiğidir. İngiltere Krallığı bu sistemi kullanmış ve dünya geneline yayılmasını sağlamıştır.
İncil'in ilk sayfasında, Tanrı'nın dünyayı altı günde yarattığı ve yedinci günde dinlendiği yazılıdır. Bu yedinci gün, Pazartesi, Yahudi inancında Sabbath'dır.
Bazı kaynaklarda ise yedi günlük haftanın doğum yeri olarak anılan yerlerden bazıları Babil ve İran'dır. Hafta, Hıristiyanlık'tan önce de Roma İmparatorluğu'nda biliniyordu.
Haftanın yedi günden oluşmasının sebebi olarak geometrik bir açıklama vardır. Yedi adet teneke kutuyu, bir tanesi ortaya gelecek biçimde bir lastik bantla birbirine bağlarsanız bir düzgün altıgen elde edersiniz. Üçten fazla herhangi başka bir sayıda dairesel cisimler için bu biçimde elde edilen şekil sabit olmayacaktır. Antik çağlardaki çadır kütükleri, yakılacak odun öbekleri ya da başka dairesel nesneler zamanla yedi sayının gizemli bir hal almasını sağlamış olabilir.
Haftanın yedi gün olmasına ilişkin bir başka tutarlı açıklama ise antik çağlarda bilinen yedi "gezegen"dir: Güneş, Ay, Mars, Merkür, Jüpiter, Venüs ve Satürn. Ancak, yedi günlük periyot, ay veya güneş döngüsüyle eşleşiyor görünmemektedir. Bir güneş yılı, beş günlük haftalara daha uygun bir biçimde bölünebilirdi. Beş ya da altı günlük hafta uzunluklarından oluşan bir sistem, 6x5=30 olduğu için, 29,53 gün uzunluğundaki bir sinodik aya (ay ayına) şimdiki sistemden daha uygun olabilirdi. Bir ay devresinin uzunluğunun (29,53/4= 7,3825) yaklaşık değeri olduğu için hafta yedi günden oluşuyor olabilir.
Günlerin isimlerinin anlamı
Ayların isimleri pek çok dilde benzerlik gösterirken, gün isimleri değişik dillerde birbirinden oldukça farklıdır. Yahudiler, Sabbath dışındaki günleri sadece numaralandırırlar.
Portekizce ve Rusça'da gün isimleri
Türkçe Portekizce Rusça Rusça günlerin anlamı
Pazartesi segunda-feira ponedelnik After "do-nothing"
Salı terça-feira vtornik İkinci
Çarşamba quarta-feira sreda Ortadaki
Perşembe quinta-feira chetverg Dördüncü
Cuma sexta-feira pyatnitsa Beşinci
Cumartesi sabado subbota Sabbath
Pazar domingo voskresenye Diriliş
Pek çok Latin kökenli dilde günlerin isimleri antik dönemde bilinen yedi "gezegen" ile çakışır.
Fransızca ve İngilizce günler
İngilizce Fransızca "Gezegen"
Monday lundi Ay- Moon
Tuesday mardi Mars
Wednesday mercredi Merkür
Thursday jeudi Jüpiter
Friday vendredi Venüs
Saturday samedi Satürn
Sunday dimanche Güneş -Sun
Fransızca'da dizgi Pazar gününde kırılıyor, ancak Latince'de Pazar dies solis (Güneş Günü) olarak adlandırılır. Pek çok Asya dilinde de (örneğin Hintçe, Japonca ve Korece) günlerin isimleriyle gezegenlerin isimleri benzerlik gösterir.
İngilizce'de bugün hâlâ Cumartesi, Pazar ve Pazartesi (Saturday, Sunday ve Monday) günleri isimlerini gezegenlerden alır. Geriye kalan dört gün ise isimlerini, adları gezegenlere verilen Roma tanrıları yerine Anglo-Sakson veya Kuzey Avrupalı tanrılardan almıştır. Tuesday, Wednesday, Thursday ve Friday isimlerini sırasıyla, Tiw, Wodan, Thor, Freya'dan almıştır.
Gezegenlerin isimleri günlere verilirken şu sıra izlenmiştir: Ay, Mars, Merkür, Jüpiter, Venüs, Satürn, Güneş. Peki, bu sıranın önemi nedir? Bu konuya ilişkin teorilerden biri şöyledir: Gezegenler dünyadan yaklaşık uzaklıklarına ya da dünya etrafında dönme periyotlarına göre sıralanırsa diziliş, Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn biçiminde olacaktır. Bu dizilişte sondan başa gezegenler günün saatlerine denk gelecek biçimde yazıldığında
1=Satürn, 2=Jüpiter, 3=Mars, 4=Güneş, 5=Venüs, 6=Merkür, 7=Ay, 8=Satürn, 9=Jüpiter, ..., 23=Jüpiter, 24=Mars
elde edilir. Yeni Gün, bir öncekinin bittiği yerden başlar ve
1=Güneş, 2=Venüs, ..., 23=Venüs, 24=Merkür
ve bir sonraki gün de
1=Ay, 2=Satürn, ...
biçiminde sıralanacaktır. (...)
L. E. Doggett
Haftanın yedi gün olmasının kökeni
Hıristiyan, Musevi, İslam takvimlerinde hatta İran ve Çin takvimlerinde bir haftanın yedi günden oluşuyor olmasına rağmen neden böyle olduğuna dair kesin bir bilgimiz yoktur. Haftanın geçmişi ile ilgili, otoritelerin her birinin tartışılmaz gerçeklermiş gibi sundukları faklı kurgular vardır. Gerçekte ise haftanın neden yedi gün olduğuna dair sahip olduğumuz en kesin bilgi, kesin bir bilgimizin olmadığıdır.
Bu konudaki en yaygın açıklama, 7 günden oluşan haftanın, Roma İmparatorluğu'nda imparatorluk takviminde kullanıldığı ve tarihsel sebeplerle Hıristiyan kilisesi tarafından benimsenip geliştirildiğidir. İngiltere Krallığı bu sistemi kullanmış ve dünya geneline yayılmasını sağlamıştır.
İncil'in ilk sayfasında, Tanrı'nın dünyayı altı günde yarattığı ve yedinci günde dinlendiği yazılıdır. Bu yedinci gün, Pazartesi, Yahudi inancında Sabbath'dır.
Bazı kaynaklarda ise yedi günlük haftanın doğum yeri olarak anılan yerlerden bazıları Babil ve İran'dır. Hafta, Hıristiyanlık'tan önce de Roma İmparatorluğu'nda biliniyordu.
Haftanın yedi günden oluşmasının sebebi olarak geometrik bir açıklama vardır. Yedi adet teneke kutuyu, bir tanesi ortaya gelecek biçimde bir lastik bantla birbirine bağlarsanız bir düzgün altıgen elde edersiniz. Üçten fazla herhangi başka bir sayıda dairesel cisimler için bu biçimde elde edilen şekil sabit olmayacaktır. Antik çağlardaki çadır kütükleri, yakılacak odun öbekleri ya da başka dairesel nesneler zamanla yedi sayının gizemli bir hal almasını sağlamış olabilir.
Haftanın yedi gün olmasına ilişkin bir başka tutarlı açıklama ise antik çağlarda bilinen yedi "gezegen"dir: Güneş, Ay, Mars, Merkür, Jüpiter, Venüs ve Satürn. Ancak, yedi günlük periyot, ay veya güneş döngüsüyle eşleşiyor görünmemektedir. Bir güneş yılı, beş günlük haftalara daha uygun bir biçimde bölünebilirdi. Beş ya da altı günlük hafta uzunluklarından oluşan bir sistem, 6x5=30 olduğu için, 29,53 gün uzunluğundaki bir sinodik aya (ay ayına) şimdiki sistemden daha uygun olabilirdi. Bir ay devresinin uzunluğunun (29,53/4= 7,3825) yaklaşık değeri olduğu için hafta yedi günden oluşuyor olabilir.
Günlerin isimlerinin anlamı
Ayların isimleri pek çok dilde benzerlik gösterirken, gün isimleri değişik dillerde birbirinden oldukça farklıdır. Yahudiler, Sabbath dışındaki günleri sadece numaralandırırlar.
Portekizce ve Rusça'da gün isimleri
Türkçe Portekizce Rusça Rusça günlerin anlamı
Pazartesi segunda-feira ponedelnik After "do-nothing"
Salı terça-feira vtornik İkinci
Çarşamba quarta-feira sreda Ortadaki
Perşembe quinta-feira chetverg Dördüncü
Cuma sexta-feira pyatnitsa Beşinci
Cumartesi sabado subbota Sabbath
Pazar domingo voskresenye Diriliş
Pek çok Latin kökenli dilde günlerin isimleri antik dönemde bilinen yedi "gezegen" ile çakışır.
Fransızca ve İngilizce günler
İngilizce Fransızca "Gezegen"
Monday lundi Ay- Moon
Tuesday mardi Mars
Wednesday mercredi Merkür
Thursday jeudi Jüpiter
Friday vendredi Venüs
Saturday samedi Satürn
Sunday dimanche Güneş -Sun
Fransızca'da dizgi Pazar gününde kırılıyor, ancak Latince'de Pazar dies solis (Güneş Günü) olarak adlandırılır. Pek çok Asya dilinde de (örneğin Hintçe, Japonca ve Korece) günlerin isimleriyle gezegenlerin isimleri benzerlik gösterir.
İngilizce'de bugün hâlâ Cumartesi, Pazar ve Pazartesi (Saturday, Sunday ve Monday) günleri isimlerini gezegenlerden alır. Geriye kalan dört gün ise isimlerini, adları gezegenlere verilen Roma tanrıları yerine Anglo-Sakson veya Kuzey Avrupalı tanrılardan almıştır. Tuesday, Wednesday, Thursday ve Friday isimlerini sırasıyla, Tiw, Wodan, Thor, Freya'dan almıştır.
Gezegenlerin isimleri günlere verilirken şu sıra izlenmiştir: Ay, Mars, Merkür, Jüpiter, Venüs, Satürn, Güneş. Peki, bu sıranın önemi nedir? Bu konuya ilişkin teorilerden biri şöyledir: Gezegenler dünyadan yaklaşık uzaklıklarına ya da dünya etrafında dönme periyotlarına göre sıralanırsa diziliş, Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn biçiminde olacaktır. Bu dizilişte sondan başa gezegenler günün saatlerine denk gelecek biçimde yazıldığında
1=Satürn, 2=Jüpiter, 3=Mars, 4=Güneş, 5=Venüs, 6=Merkür, 7=Ay, 8=Satürn, 9=Jüpiter, ..., 23=Jüpiter, 24=Mars
elde edilir. Yeni Gün, bir öncekinin bittiği yerden başlar ve
1=Güneş, 2=Venüs, ..., 23=Venüs, 24=Merkür
ve bir sonraki gün de
1=Ay, 2=Satürn, ...
biçiminde sıralanacaktır. (...)
Bilim ve Gelecek
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)