Patlamış mısır nasıl patlıyor?

Patlamış mısırın hikayesi beş bin yıl evveline, Amerika kıtasına kadar uzanıyor.

Amerika yerlileri gıda için kullanılacak mısır ile içi daha sulu olan patlayabilir mısırların arasındaki farkı biliyorlardı.

Kolomb kıtaya ayak bastığında yerlilerin mısır kültürünü gördü, ama asıl ilgi 1510'lu yıllarda Güney Amerika'da terör estiren Hernanda Cortes'in Aztek'lerin dini ayinlerde ipe dizilmiş patlamış mısırları yediklerini görmesi ile başladı.

Üstelik yerliler mısırı bir çeşit şişe geçirerek, tekrar tekrar ısıtarak veya kızgın kuma gömerek değişik şekillerde patlatarak yiyorlardı.

Amerika kıtasının keşfinden sonra Avrupa'ya getirilen ürünlerin içinde en ünlüleri patlamış mısır ve tütündü.

Birincisine çok fazla yağ ve tuz ilave etmezseniz, kesinlikle ikincisinden daha sağlıklıdır.

Ancak tüm mısır taneleri patlamaz.

Patlayan mısırın gizemini yaratan iki faktör vardır: Mısır tanesinin içinin çok güzel bir ısı geçiş özelliği ve müthiş bir mekanik mukavemete, yani sağlamlığa sahip kabuğu.

Mısıra dikkatli bakıldığında, etrafında kalın ve su geçirmez bir kabuk olduğu görülür.

Bunun altında iki tabaka daha vardır.

Tanenin bu iç kısımlarındaki moleküllerin sıralanış biçimi, normal mısır tanelerine göre daha düzenlidir.

Bu sayede ısı normal tanelere oranla neredeyse iki misli hızla içine yayılabilir.

Kalın kabuk ısıtıldığında, tanenin içi de süratle ısınır ve içindeki su, basınçlı bir su buharı oluşturur.

Isınma süresince gittikçe artan bu basınç, sonunda kalın kabuğun adeta infilak ederek yırtılmasına yol açar.

Tane ilk boyutundan yaklaşık 30 misli büyür, içi dışına gelir, yani tanenin içindeki yumuşak kısım dışarı çıkarak yenilebilir kısmı oluşturur.

Bu özelliği tabiatta başka hiçbir şeyde göremezsiniz.

Belki biraz ekmeğin oluşumunu buna benzetebiliriz.

Bir mısır tanesinin ideal bir şekilde patlayabilmesi için, içinde en az yüzde 14 oranında su olması gerekir.

Bunun altındaki oranlarda yine patlar ama kısmen açılır, istenen sonuç alınamaz.

Mısırın içersindeki su oranını artırmak için, kapalı bir ortamda üzerine su serpiştirilmesi ve beklemeye bırakılmasının faydalı olacağı söylenir ama bu işlem mısırın içindeki su oranını en fazla yüzde l arttırır.

Bir mısırı iğneyle delerseniz, bir fırında veya güneş altında bekletirseniz, 150 derecenin altında ısıtırsanız, yukarıda bahsedilen suyun buharlaşması, basınç ve infilakın hiçbiri gerçekleşmez.

Facebook Twitthis Furl

Hiç 'duvarsız cami' gördünüz mü?


1800 rakımlı Kadırga Yaylası'ndaki Kadırga Açık Camisi'nde, yüzyıllardır binlerce insan açık havada ibadet ediyor.

Gümüşhane ve Trabzon il sınırında yer alan 1800 rakımlı Kadırga Yaylası'ndaki Kadırga Açık Camisi'nde, yüzyıllardır binlerce insan açık havada ibadet ediyor.
Gümüşhane'nin Kürtün ilçesine bağlı Özkürtün beldesi Belediye Başkanı Yakup Turgut, yaptığı açıklamada, Fatih Sultan Mehmet'in 1461 yılında Rumlarla savaşın ardından arkadaşı olan Kadir Ağa'yı sorduğunu belirterek, "Padişah'a Kadir Ağa'nın Kadırkaya'da düşmanla savaşırken şehit olduğunu söylemişler. Fatih Sultan Mehmet, arkadaşının mezarını ziyaret için erkanı ve askerleri ile birlikte gece yola çıkmış ve sabahın erken saatlerinde Kadırkaya'daki arkadaşının mezarını ziyaret etmiş" dedi.

Cuma günü olması nedeniyle Fatih Sultan Mehmet'in erkanı ve askerleri ile birlikte cuma namazı kılmak için yer belirlediğini anlatan Turgut, "Belirlenen alan askerlerin topladığı taşlarla çevrilmiş ve açık cami haline getirilmiş.

Padişah burada erkanı ve askerleriyle birlikte Cuma namazı kılmış. Temmuz ayının üçüncü cuma günü olması dolayısıyla o yıldan bu yana binlerce insan burada hep birlikte cuma namazı kılar. Yaylamızın adı olan 'Kadırga' da Kadir Ağa adından gelmektedir" diye konuştu.

Vatandaşların talebi ve bağışlarıyla yaklaşık 10 yıl önce söz konusu alana 2 minare yaptıklarını ve alanın çevresine beton döktüklerini ifade eden Turgut, şunları söyledi: "Camimizin içinde yaklaşık 5 bin, dışarısında da bir o kadar olmak üzere yaklaşık 10 bin kişi, Temmuz ayının üçüncü cuma gününde hep birlikte cuma namazı kılarlar. Temmuz ayının üçüncü haftasında ayrıca Kadırga Yayla Şenlikleri yapılır. Hem Cuma namazı kılmak hem de şenliklere katılmak için gerek bölgeden gerek Türkiye'nin dört bir yanından gerekse yurt dışından 30-40 bin kişi yaylamıza gelir. Camimize diğer cuma günleri de namaz kılmak için gelen insanlarımız oluyor."


Facebook Twitthis Furl

Einstein’dan 10 hayat dersi

Albert Einstein çoğu insan tarafından dahi olarak görülür. Şu ana kadar yaşamış en etkili bilim insanı olmanın yanında teorik fizikçi, filozof ve yazardı. Bilime birçok katkı sağlamış Einstein’ın başarı sırlarını merak ediyor musunuz? İşte Einstein’dan 10 hayat dersi… 


1. Merakınızın peşinden gidin
‘Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.’

Sizin merakınızı çeken nedir? Neyi en çok merak ediyorsunuz? Benim merak ettiğim neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız.


2. Azim paha biçilmezdir
‘Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.’ 

Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin.


3. Bugüne odaklanın
‘Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.’ 

İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.


4. Hayal gücü güç verir
‘Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.’ 

Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: ‘Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil’. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.’


5. Hata yapın
‘Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.’ 

Hata yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.


6. Anı yaşayın
‘Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir.’ 

Geleceği ayarlamanın tek yolu olabilidiğiniz kadar şimdide olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir.


7. Değer yaratın
‘Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.’ 

Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir.


8. Farklı sonuçlar beklemeyin
‘Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek.’ 

Hergün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.


9. Bilgi deneyimden gelir
‘Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.’ 

Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz.


10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın
‘Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz.’ 

Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur!
        

Facebook Twitthis Furl

Elma kesilince niçin kararıyor?

Meyve ve sebzelerin bazılarında kesildiklerinde, kabukları soyulduğunda veya herhangi bir şekilde zedelendiklerinde farklı tonlarda renk değişimleri oluşur.

Elma, armut, ayva, patates gibi birçok sebze ve meyve bu özelliği gösterir.

Eğer canlılardaki hücre yapısını biliyorsanız, her bir hücrede binlerce enzim olduğunu da biliyorsunuz demektir.

Enzimler hücrenin yaşaması için gerekli her türlü görevi yerine getirirler.

Elmaların veya patateslerin kesildiklerinde kararmaları işte bu enzimlerden birinin 'polifenol oksidaz' diye adlandırılanın (biz kısaca -PPO- diyeceğiz) yarattığı bir sorundur.

Bu enzim, yani PPO, havanın oksijenini alıp, elmada bulunan 'tanin' adlı kimyasalla birleştirerek kararmaya neden olur.

Elmayı kestiğiniz veya kabuğunu soyduğunuz zaman, kesilme yüzeyindeki hücreler de bölünür, açılır.

Buradaki PPO'lar havanın oksijeni ile birleşerek aynen demirin paslanması gibi bir renk değişimi olayı yaratırlar.

Yere düşen elmaların yüzeyinde oluşan kahverengi noktaların nedeni de aynıdır.

Kahverengi renge dönüşmeyi önlemenin bir yolu onları keser kesmez suya koymak ve hava ile ilişkilerini kesmektir, ancak sudan çıkarıldıklarında yine koyulaşmaya devam ederler.

C vitamini kararmayı önleyebilir.

Meyvenin kararan kısmına limon dökerseniz, içindeki C vitamini, taninin oksijen ile temasını önler ve kararma hızını azaltır.

Bu nedenle meyve ve sebze işleyen yerlerde kabuklar soyulduktan veya dilimleme işlemi yapıldıktan sonra meyve ve sebzeler limon tuzu içeren suya atılır.

Bütün enzimlerin ortak özelliği 75 derece sıcaklığın üzerinde etkisiz hale gelmeleridir.

Yani ısıtmak da bir çaredir.

Bu tip sebze ve meyveler haşlandıklarında enzimlerin faaliyetleri durur ve 'enzimatik esmerleşme' denilen bu olay görülmez.

Şimdi müjdemizi verelim.

Meyve işleyicilerini, salata hazırlayıcılarını, ev kadınlarını deli eden bu olayın da çaresi bulundu.

Çekirdeksiz meyve yetiştirebilmek için çalışmalarını sürdüren genetik mühendisleri, meyve sineğinin oluşumu ve bu esmerleşme üzerine de gittiler.

Özellikle beyaz üzümden şarap ve şeker kamışından şeker elde etmede sorun olan bu esmerleşmeyi genetikçiler enzim klonloyarak önlemeyi başardılar.

Pratikte uygulandığında büyük bir ekonomik fayda da sağlayacak bu araştırma sonuçları, kesildiklerinde benzer esmerleşmeyi gösteren ağaçlara da uygulanacak ve böylece kağıt üretimindeki bir sorun daha ortadan kalkacaktır.

Bileşimlerinde okside olabilecek enzim bulunmayan turunçgillerde, yani portakal, limon ve mandalinada esmerleşme olayı görülmez.

Facebook Twitthis Furl