SİVRİSİNEKLER İNSANI NEDEN SOKAR?
Dünyada yaklaşık üç bin sivrisinek türü olduğu bilinmektedir. Bunların çoğu insana saldırmaz. Zaten aksi olsaydı dünyanın her yerinde bulunabilen bu yaratıklar ormanda, dağda, insan bulunmayan yerlerde yaşamlarını idame ettiremezlerdi. İnsanların kanlarını emerek yaşayan sivrisinek türlerinin yalnız dişileri kan emer. Dişiler de insanların kanlarını kendi yumurtalarını üretebilmek için protein sağlayabilmek amacıyla emerler. Birçok cinste dişi sivrisinekler en azından ilk yumurtalarını kana ihtiyaç duymadan üretebilirler, fakat sonraki yumurtaları için kana ihtiyaçları vardır. Bulabildikleri her canlının kanını emerler, hatta deniz yüzeyine gelen balıklar bile ellerinden kurtulamaz. Erkekler çiçek özleri ile beslenirler. Yumurta üretme gibi bir dertleri olmadığından insanları sokmazlar. Dişi sivrisinekler avlarının yerlerini duyargaları ve üç çift bacaklarındaki alıcılarla bulurlar. Alıcılar ile nem, ter ve ısı özelliklerini saptarlar. Sivrisineğin duyargaları bir santigradın binde biri kadar sıcaklık değişimlerini algılayabilecek kadar hassastır.
Dişi sivrisinekler insanın nefes verirken çıkardığı karbondioksit bulutu içinde, ileri geri hareketler yaparak bu bilgileri değerlendirirler, avın yararlı olacağına karar verirlerse eyleme geçerler. Bazılarının ’sivrisinek bana dokunmaz’ demelerinin esas nedeni ter ve nefes kokularının, sivrisinek için cazip ve özendirici olmamasıdır. Sivrisinek sanıldığı gibi içi delik ve sivri uçlu bir boruyu deriye sokarak kanı emmez. Sivrisinekte ağzın altındaki kesede iki tüp, iki de neşter olarak kullandığı testere ağızlı bıçak vardır. Önce bıçaklarla deride delik açar, sonra tüplerden biri ile tükürüklerini bu deliğin içine akıtır. Bu tükürük insan kanının pıhtılaşmasını önler, böylece ikinci tüpü sokarak, sıvı kanı size fark ettirmeden kolayca emer. Eğer bir dakika içinde hala fark etmediyseniz, deposu kanınızla dolu olarak, kafayı bulmuş şekilde derinizden ayrılır. Sivrisinekleri tahrik eden şey nefesinizdeki karbondioksit oranı ile derinizdeki ısı ve nem oranı olduğundan, özellikle geceleri sivrisinek hücumlarını geçiştirebilmek için, çok sık nefes alışverişi gerektirecek fiziksel hareketler yapmamanız, teninizi serin ve kuru tutmanız gerektiğini unutmayın.
NORVEÇ hakkında bunları biliyor muydunuz?
-Norveç; İsviçre ile birlikte Avrupa'nın en gelişmiş ülkesidir. Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre, hayat standartlarının zirvede olduğu ülkedir.
-Suç oranının en düşük olduğu ülkedir. Ülkede yılda bazen bir veya iki cinayet olduğu görülür. Buna karşın ülke intihar oranlarında Avrupa oranlarının üstündedir.
-Sosyal devlet anlayışının tavan yaptığı ülkedir, bireye değer verilir. Sosyal güvenlik sistemi çok gelişmiştir.
-Norveç, Avrupa Birliği'ne girmek istememektedir. İsviçre, İzlanda ve Liechtenstein ile birlikte EFTA (Avrupa Serbset Dolaşım Örgütü) üyesidir ve bu örgütü terk edip AB'ye geçmeyi istememektedir.
-Ülke kıyılarındaki petrol rezervlerinin zenginliği ve dünya ve Avrupa balıkçılık sektörünü elinde bulundurması ile tanınmaktadır.
-Norveçin en önemli sorunu azalan ve yaşlanan nüfus sorunudur, ülkede yaşayan insanların sayısı beş milyon civarındadır ve işgücü eksikliği çekmektedir. Öte yandan Avrupa'nın en pahalı ülkesidir.
-Başkenti Oslo'ya araba girişleri paralıdır.Trafik yoğunluğunu hafifletmek için bu şekilde uygulama yapmışlardır.Araçların şehir içine her girişinde 20 kron (7 YTL) alınıyor. 80'li yılların sonunda yürürlüğe giren bu uygulama başlarda trafiği ciddi ölçüde rahatlattı.
-Suç oranının en düşük olduğu ülkedir. Ülkede yılda bazen bir veya iki cinayet olduğu görülür. Buna karşın ülke intihar oranlarında Avrupa oranlarının üstündedir.
-Sosyal devlet anlayışının tavan yaptığı ülkedir, bireye değer verilir. Sosyal güvenlik sistemi çok gelişmiştir.
-Norveç, Avrupa Birliği'ne girmek istememektedir. İsviçre, İzlanda ve Liechtenstein ile birlikte EFTA (Avrupa Serbset Dolaşım Örgütü) üyesidir ve bu örgütü terk edip AB'ye geçmeyi istememektedir.
-Ülke kıyılarındaki petrol rezervlerinin zenginliği ve dünya ve Avrupa balıkçılık sektörünü elinde bulundurması ile tanınmaktadır.
-Norveçin en önemli sorunu azalan ve yaşlanan nüfus sorunudur, ülkede yaşayan insanların sayısı beş milyon civarındadır ve işgücü eksikliği çekmektedir. Öte yandan Avrupa'nın en pahalı ülkesidir.
-Başkenti Oslo'ya araba girişleri paralıdır.Trafik yoğunluğunu hafifletmek için bu şekilde uygulama yapmışlardır.Araçların şehir içine her girişinde 20 kron (7 YTL) alınıyor. 80'li yılların sonunda yürürlüğe giren bu uygulama başlarda trafiği ciddi ölçüde rahatlattı.
Twitter Kuşunun İsmini Biliyor musunuz?
Mikro blog Twitter'ın uzun yıllardır simgesi olan mavi kuşun aslında bir ismi olduğunu biliyor muydunuz? İşte birçok kişinin merak ettiği maskotun adı
Sanal dünyanın sosyalliğini sağlayan en önemli sitelerden birisi de Twitter. 140 karakter ile ünlüler dahil birçok kişiyle iletişime geçmenizi sağlayan platformun simgesi ise mavi bir kuş.
Logonun ne anlama geldiği hakkında kimi yorumlar mevcutken asıl bilinmeyen nokta maskotun isminin olup olmadığıydı. Geçenlerde ekip üyelerinden Ryan Server'ın profilindeki mesajda "Kuş Larry" logosunun zaman içindeki değişimini anlattığı sunumdan bahsetmesiyle simgenin adının Larry olduğu ortaya çıktı.
Ancak isim sanılanın aksine Larry Page'den değil Boston Celtics'in efsane oyuncusu Larry Bird'den geliyor.
Aslında mavi kuşun isminin Larry olduğundan daha önce de bahsedilmişti. 2011'in Mart ayında kullanıcılardan güzel bir kuş logosu çizmelerini isteyen Twitter, bunu #sketchLarry etiketiyle gündem konularına taşımıştı. Ancak o zamanlar çoğu kişi Larry'nin ne anlama geldiğini anlamamıştı.
Sanal dünyanın sosyalliğini sağlayan en önemli sitelerden birisi de Twitter. 140 karakter ile ünlüler dahil birçok kişiyle iletişime geçmenizi sağlayan platformun simgesi ise mavi bir kuş.
Logonun ne anlama geldiği hakkında kimi yorumlar mevcutken asıl bilinmeyen nokta maskotun isminin olup olmadığıydı. Geçenlerde ekip üyelerinden Ryan Server'ın profilindeki mesajda "Kuş Larry" logosunun zaman içindeki değişimini anlattığı sunumdan bahsetmesiyle simgenin adının Larry olduğu ortaya çıktı.
Ancak isim sanılanın aksine Larry Page'den değil Boston Celtics'in efsane oyuncusu Larry Bird'den geliyor.
Aslında mavi kuşun isminin Larry olduğundan daha önce de bahsedilmişti. 2011'in Mart ayında kullanıcılardan güzel bir kuş logosu çizmelerini isteyen Twitter, bunu #sketchLarry etiketiyle gündem konularına taşımıştı. Ancak o zamanlar çoğu kişi Larry'nin ne anlama geldiğini anlamamıştı.
Mimar Sinan‘ın mektubu
Mimar SİNAN ve eserlerinden biri olan Şehzadebaşı Cami ile ilgili bir anıya Zaman Gazetesi Yazarı A. Turan ALKAN'ın yazısı.
Efsaneler zombi gibidir kolay öldürülemezler!
Mecmua: Pazar Keyfi, Zaman Gazetesi Tarih: 4 Mart 2012, Paz
Herhangi bir arama motoruna, “400 sene sonrasına mektup” yazarsanız yüzde 99 ihtimalle aşağıdaki metinle karşılaşacaksınız.
İnternet cemaati safdildir, çabuk inanır; hele bir metin biraz milli gurur ve şuuru okşuyorsa ecdâdın ne kadar akıllı ve ileri görüşlü olduğundan dem vuruluyorsa, hâsılı, ezelî eziklik zaafımıza bir kenarından dokunuyorsa fazlaca düşünüp irdelemeksizin o söylentiyi alır, bağrımıza basar; bununla da yetinmez, “Elâlem okusun, ibret alsın, titreyip kendine gelsin” diye sevabına paylaşırız.
Bu metin, öyle bir metin; önceden ikaz ediyorum, her satırını “Acaba doğru mu?” diye düşünerek okuyunuz, mandepsiye bastırılma ihtimâlini göz ardı etmeden, tenkid cihazının bütün lâmbalarını yakarak yaklaşınız.
Mimar Sinan’dan mektup!
İşte o metin, daha doğrusu efsâne:
Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Camii’nin 1990′lı yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, caminin restorasyonu sırasında yaşadıkları bir olayı TV’de şöyle anlatmıştı. Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşa edildiğini öğrenmiştik, fakat taş kemer inşası ile ilgili pratiğimiz yoktu.?Kemerleri nasıl restore edeceğimiz konusunda ustalarla toplantı yaptık.?Sonuç olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalıp çakacaktık. Daha sonra?kemeri yavaş yavaş söküp yapım teknikleri ile ilgili notlar alacaktık ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktık. Kalıbı yaptık. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa?yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık. Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kâğıt vardı. Şişeyi açıp kâğıda baktık.? Osmanlıca bir şeyler yazıyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk.?Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Şunları söylüyordu: ‘Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında?bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük? bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri?nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.’
Koca Sinan mektubuna böyle başladıktan sonra o kemeri inşa ettikleri? taşları Anadolu’nun neresinden getirttiklerini söyleyerek izahlarına devam? ediyor ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inşasını anlatıyordu.Bu mektup bir inşanın, yaptığı işin kalıcı olması için gösterebileceği çabanın insanüstü bir örneğidir. Bu mektubun ihtişamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıt ve mürekkep kullanması gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Şüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca?mimarın erişilmez özelliklerindendir. Ancak erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteşem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk ?duygusudur.”
Böyle efsânelere balıklama dalan takımından iseniz size ne mutlu; ama “Acaba biri beni dolmuşa mı bindiriyor?” diye aksilenenlerden iseniz buyrunuz bazı sorulara birlikte cevap arayalım:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)