Meyve ve sebzelerin bazılarında kesildiklerinde, kabukları soyulduğunda veya herhangi bir şekilde zedelendiklerinde farklı tonlarda renk değişimleri oluşur.
Elma, armut, ayva, patates gibi birçok sebze ve meyve bu özelliği gösterir.
Eğer canlılardaki hücre yapısını biliyorsanız, her bir hücrede binlerce enzim olduğunu da biliyorsunuz demektir.
Enzimler hücrenin yaşaması için gerekli her türlü görevi yerine getirirler.
Elmaların veya patateslerin kesildiklerinde kararmaları işte bu enzimlerden birinin 'polifenol oksidaz' diye adlandırılanın (biz kısaca -PPO- diyeceğiz) yarattığı bir sorundur.
Bu enzim, yani PPO, havanın oksijenini alıp, elmada bulunan 'tanin' adlı kimyasalla birleştirerek kararmaya neden olur.
Elmayı kestiğiniz veya kabuğunu soyduğunuz zaman, kesilme yüzeyindeki hücreler de bölünür, açılır.
Buradaki PPO'lar havanın oksijeni ile birleşerek aynen demirin paslanması gibi bir renk değişimi olayı yaratırlar.
Yere düşen elmaların yüzeyinde oluşan kahverengi noktaların nedeni de aynıdır.
Kahverengi renge dönüşmeyi önlemenin bir yolu onları keser kesmez suya koymak ve hava ile ilişkilerini kesmektir, ancak sudan çıkarıldıklarında yine koyulaşmaya devam ederler.
C vitamini kararmayı önleyebilir.
Meyvenin kararan kısmına limon dökerseniz, içindeki C vitamini, taninin oksijen ile temasını önler ve kararma hızını azaltır.
Bu nedenle meyve ve sebze işleyen yerlerde kabuklar soyulduktan veya dilimleme işlemi yapıldıktan sonra meyve ve sebzeler limon tuzu içeren suya atılır.
Bütün enzimlerin ortak özelliği 75 derece sıcaklığın üzerinde etkisiz hale gelmeleridir.
Yani ısıtmak da bir çaredir.
Bu tip sebze ve meyveler haşlandıklarında enzimlerin faaliyetleri durur ve 'enzimatik esmerleşme' denilen bu olay görülmez.
Şimdi müjdemizi verelim.
Meyve işleyicilerini, salata hazırlayıcılarını, ev kadınlarını deli eden bu olayın da çaresi bulundu.
Çekirdeksiz meyve yetiştirebilmek için çalışmalarını sürdüren genetik mühendisleri, meyve sineğinin oluşumu ve bu esmerleşme üzerine de gittiler.
Özellikle beyaz üzümden şarap ve şeker kamışından şeker elde etmede sorun olan bu esmerleşmeyi genetikçiler enzim klonloyarak önlemeyi başardılar.
Pratikte uygulandığında büyük bir ekonomik fayda da sağlayacak bu araştırma sonuçları, kesildiklerinde benzer esmerleşmeyi gösteren ağaçlara da uygulanacak ve böylece kağıt üretimindeki bir sorun daha ortadan kalkacaktır.
Bileşimlerinde okside olabilecek enzim bulunmayan turunçgillerde, yani portakal, limon ve mandalinada esmerleşme olayı görülmez.
Niçin ayı bazen gündüz de görüyoruz?
Ay sadece gece görülebilir diye bir şey yok.
Gündüzleri de periyoduna bağlı olarak ay da tepemizde, bütün yıldızlar da.
Ama güneşin atmosferimizde yansıyan ışınları onları görmemize mani oluyor.
Atmosferimiz olmasaydı gökyüzü gündüzleri de karanlık olacak, güneşle birlikte yıldızları da görebilecektik.
Ay dünyamıza çok yakın olduğundan gökyüzünde görüntü olarak yıldızlardan çok büyük görünür.
Eğer konumuna göre güneşten iyi ışık alabilirse gündüzleri de gökyüzünde rahatlıkla görünebilir.
Ayın yüzeyi bir asfalt yol yüzeyi gibi yansıtıcıdır.
Koyu renktedir ama tam siyah da değildir.
Biz gökyüzünde aya baktığımızda sadece onun güneşten yansıttığı ışığı görüyoruz.
Güneş kadar ışık saçmıyor ama yine de gökyüzündeki en parlak yıldızdan 100,000 kat daha fazla ışık yansıtabiliyor.
Gündüz havanın aydınlığı yıldızların parıltısını yok eder.
Aslında parlak yıldızların olduğu bölgede gökyüzünün parlaklığı da biraz daha farklıdır ama bu farkı pek algılayanlayız.
Ama ayın olduğu bölgede ışık yeterli ise geceki gibi çok parlak olmasa da onu görebiliriz.
Hatta hava şartlarının olumlu olduğu durumlarda hava aydınlıkken Venüs gezegenini bile görebiliriz.
Güneşi büyük bir ampul, ayı da büyük bir ayna olarak düşünebiliriz.
Bazı durumlarda ampulün ışığını doğrudan görmesek bile, aynanın yansıttığı ışığını görebiliriz.
Bu, geceleri olan durumdur.
Güneşi göremeyiz, çünkü dünyamız ondan gelen ışığı bloke etmiştir.
Ayı, yani aynadan yansıyan ışığını görebiliriz.
Ampulü de, aynayı da birlikte gördüğümüz durum ise ayın gündüz görünme durumudur.
Genellikle 'ayın karanlık yüzü' diye kullanılan deyiş şekli yanlıştır.
Doğrusunun 'ayın arka yüzü' olması gerekir.
Ayın dünyamız etrafındaki dönüş süresi ile kendi etrafındaki dönüş süresi hemen hemen aynı olduğundan, biz ayın hep bir yüzünü görürüz ama ay dünya ile güneş arasındayken bize bakan yüzü karanlık, güneşe bakan arka yüzü aydınlıktır.
Gündüzleri de periyoduna bağlı olarak ay da tepemizde, bütün yıldızlar da.
Ama güneşin atmosferimizde yansıyan ışınları onları görmemize mani oluyor.
Atmosferimiz olmasaydı gökyüzü gündüzleri de karanlık olacak, güneşle birlikte yıldızları da görebilecektik.
Ay dünyamıza çok yakın olduğundan gökyüzünde görüntü olarak yıldızlardan çok büyük görünür.
Eğer konumuna göre güneşten iyi ışık alabilirse gündüzleri de gökyüzünde rahatlıkla görünebilir.
Ayın yüzeyi bir asfalt yol yüzeyi gibi yansıtıcıdır.
Koyu renktedir ama tam siyah da değildir.
Biz gökyüzünde aya baktığımızda sadece onun güneşten yansıttığı ışığı görüyoruz.
Güneş kadar ışık saçmıyor ama yine de gökyüzündeki en parlak yıldızdan 100,000 kat daha fazla ışık yansıtabiliyor.
Gündüz havanın aydınlığı yıldızların parıltısını yok eder.
Aslında parlak yıldızların olduğu bölgede gökyüzünün parlaklığı da biraz daha farklıdır ama bu farkı pek algılayanlayız.
Ama ayın olduğu bölgede ışık yeterli ise geceki gibi çok parlak olmasa da onu görebiliriz.
Hatta hava şartlarının olumlu olduğu durumlarda hava aydınlıkken Venüs gezegenini bile görebiliriz.
Güneşi büyük bir ampul, ayı da büyük bir ayna olarak düşünebiliriz.
Bazı durumlarda ampulün ışığını doğrudan görmesek bile, aynanın yansıttığı ışığını görebiliriz.
Bu, geceleri olan durumdur.
Güneşi göremeyiz, çünkü dünyamız ondan gelen ışığı bloke etmiştir.
Ayı, yani aynadan yansıyan ışığını görebiliriz.
Ampulü de, aynayı da birlikte gördüğümüz durum ise ayın gündüz görünme durumudur.
Genellikle 'ayın karanlık yüzü' diye kullanılan deyiş şekli yanlıştır.
Doğrusunun 'ayın arka yüzü' olması gerekir.
Ayın dünyamız etrafındaki dönüş süresi ile kendi etrafındaki dönüş süresi hemen hemen aynı olduğundan, biz ayın hep bir yüzünü görürüz ama ay dünya ile güneş arasındayken bize bakan yüzü karanlık, güneşe bakan arka yüzü aydınlıktır.
Somali'de yaşanan kıtlık yüzünden günde ortalama 100 bebek ölüyor
60 yıldır en kötü kuraklığı yaşayan Somali'de kıtlık yüzünden günde ortalama 100 bebek ölüyor.
Bu haberden sonra ben ne yapabilirim diye düşündüğümde Kimse yok mu derneğinin sitesine girip 5 tl karşılığında sms ("ACLIK" yazıp 5777) gönderderdim. Doğu Afrika ile ilgili en son haberler
Bazı harcamalarımızdan bir miktar tasarruf yaparak hiç etkilenmeden yardımcı olabiliriz. Siz de yardımlarınızı esirgemeyin lütfen. Hiçbir şey yapamıyorsak arkadaşlarımızla paylaşabiliriz.
Bu haberden sonra ben ne yapabilirim diye düşündüğümde Kimse yok mu derneğinin sitesine girip 5 tl karşılığında sms ("ACLIK" yazıp 5777) gönderderdim. Doğu Afrika ile ilgili en son haberler
Bazı harcamalarımızdan bir miktar tasarruf yaparak hiç etkilenmeden yardımcı olabiliriz. Siz de yardımlarınızı esirgemeyin lütfen. Hiçbir şey yapamıyorsak arkadaşlarımızla paylaşabiliriz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)