Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor?


Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır. Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam şişedir. İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır. Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakın bir boşluk vardır. Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de olmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır.İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz. Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

Facebook Twitthis Furl

Neden ayların günleri 28, 30, 31 gibi farklıdır?


Romalılar milattan 758 yıl önce 10 aylık takvim uygulamasına başladılar. Bu ilk orijinal Roma takviminde aylar, gündüz ve gecenin eşit olduğu, binlerce yıldır hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen Mart ayından başlamak üzere, Martius (Mart), Aprilis (Nisan), Maius (Mayıs), Junius (Haziran), Quintilis (Temmuz), Sextilis (Ağustos), September (Eylül), October (Ekim), November (Kasım) ve December (Aralık) idi.
Bu ay adlarından Quintilis’den (Temmuz), December’a (Aralık) kadar olanlar, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 rakamlarının Roma’lılarca telaffuz ediliş şekliydi yani, Mart başlangıçlı takvime göre bu aylar yılın 5′inci, 6′ncı, 7′nci, 8′inci, 9′uncu, ve 10′uncu aylarıydılar. Bu 10 aylık takvim geride hesaba katılmamış daha 60 gün bırakıyordu.
Yedek olarak bırakılan bu 60 gün sorun yaratınca, Janarius (Ocak) ve Februarius (Şubat) adları ile iki ay daha eklenerek takvim tamamlandı. Yani yılın ilk ayı Martius (Mart), son ayı ise Februarius (Şubat) oldu.
Asırlar sonra milattan 46 yıl önce Roma İmparatoru Julius Caesar (Sezar), muhtemelen politik sebeplerden takvimde bazı değişiklikler yaptı. On bir ayı 30 ve 31 gün olarak iki şekilde düzenledi, yılın son ayı olan Şubat’a 29 gün verdi, her dört senede bir Şubat’a bir gün ilavesini kabul etti. Ancak sonra nedendir bilinmez Janairus’u (Ocak) yılın ilk ayı olarak ilan etti. Böyle olunca da, her 4 yılda bir eklenecek bir günün, yeni durumda yılın ikinci ayı konumuna gelmesine rağmen Februarius’a (Şubat) eklenilmesine devam edildi.
Julius Caesar’ın beklenmeyen ölümünden (Sen de mi Brütüs olayı!) sonra, Romalılar bu çok sevdikleri imparatorlarının anısına Quintilİs (Temmuz) ayının ismini July olarak değiştirdiler.
Ondan sora tahta çıkanlardan, Augustus kendi şerefine, Sextilis (Ağustos) ayının adını kendi ismi ile değiştirerek, bu aya August adını verdi. Ama ortaya başka bir sorun çıkmıştı. Sezar’ın ayı 31 gün, Augustus’un ayı ise 30 gün çekiyordu. Sorunu yine imparatorun kendisi çözdü ve zaten 29 gün olan Şubat’tan bir gün daha alarak Ağutos’a ekleyiverdi. Böylece iki ay da eşitlenmiş oldu.
İşte size takvimin, niçin 12 ay olduğunun, ayların isimlerinin nasıl konduğunun ve niçin farklı sayıda günlerden meydana geldiklerinin, dört sene sonra eklenecek artık günün niçin yılın sonuncu değil de, alakasız bir şekilde ikinci ayına eklendiğinin küçük bir hikayesi.
Özellikle ortaçağda takvimler üzerinde o kadar oynanmıştır ki, yapılan bilimsel hesaplamalara göre, İsa’nın bugün kabul edilen Milattan, yani İsa’nın doğumundan yaklaşık 6 yıl önce doğduğu, 36 yıl yaşayıp Milattan sonra 30 yılında öldüğü ileri sürülmektedir.

Facebook Twitthis Furl

Sirk çadırları neden daima daire biçimindedir?


18. yüzyıla gelinceye kadar, cambazlık, ateş yutma vb. gösteriler sokaklarda halka, saraylarda ise asillere yapıyordu.
Philip Astley, bugünkü modern sirklerin kurucusu kabul edilir. 1763 yılında kurduğu sirkinde, ana gösteri ata binilerek yapılanlardı. Astley atlar bir daire etrafında döndüklerinde, binicilerin at üzerinde daha rahat ayakta durduklarını bildiğinden, sirk çadırını ve gösteri yerini bir daire oluşturacak şekilde düzenledi ve atların gösteri sırasında, daima daire biçiminde dönmelerini sağladı.
Bir başka sirk sahibi, Antonio Franconi'de, dairenin en uygun çapının yaklaşık 13 metre olduğunu saptadı ki, bu mesafe bugün bile kullanılan ölçüdür.
Son bir not olarak, İngilizce'si 'circus' olan sirk kelimesinin, Latince'de daire anlamına gelen, 'circle'dan türediğini de belirtmeden geçmeyelim.

Facebook Twitthis Furl

Neden terliyoruz?


Ter nedir?
Terleme, tümüyle istemimiz dışında gelişen, metabolizmamızın doğal bir fonksiyonu. Ter ise, aslında salgılandığında renksiz ve kokusuz olan fakat koltukaltı gibi sıcak ve nemli ortamlarla buluştuğunda kötü kokmaya başlayan fizyolojik bir sıvı.
Neden terliyoruz?
İnsan vücudunun normal olarak fizyolojik işlemleri yapması için vücut ısısının 36,5 derecede sabit kalması gerekiyor. Terlememizin ana nedeni de, vücut ısımızın sabit kalmasının sağlanması. Çünkü terin buharlaşması ile ısı kaybediliyor. Bir günde salgılanan ter, ortalama 100 cc. Aşırı efor ve sıcakta bu rakam saatte 1,5 litreye kadar da çıkabiliyor. Vücudumuzdaki ter bezi sayısı ise 2-3 milyon kadar ve en fazla ter bezi avuç içinde bulunuyor. Bu yüzden ellerimiz çoğu zaman nemli olabiliyor. Peki terlemeyi tetikleyen şeyler neler?
Terlemeyi tetikleyenler
• Ortam sıcaklığının artması,
• Efor harcanması,
• Sınav stresi, yeni biriyle tanışma gibi aşırı heyecanlanmaya sebep olan anlar,
• Nemli ortamlara girme gibi durumlar terlemeyi tetikleyen nedenlerin başında.
Aşırı terleme bir hastalık mı?
Normal bir insanın günlük ter miktarı 100 ml kadar. Ancak ortam ısısının artması ile terleme günde 1,5 litreye kadar çıkabiliyor. Ter bezleri çok fazla çalıştığında aşırı terleme meydana geliyor. Aşırı terlemenin ise birçok sebebi olabiliyor. Ateşli ve hormonal hastalıklar, ortam ısısının artması, kalp ve solunum yetersizliği, bazı ilaçların kullanılması ve bazı tümörler aşırı terlemenin başlıca nedenlerinden. Bu yüzden aşırı terleyen kişilerin bir sağlık kontrolünden geçmesi, tiroid bezi ve böbrek üstü bezi rahatsızlıkları tetkikleri yaptırması şart. Ama aşırı terleme illa ki bir hastalığın belirtisi olacak diye de bir şey yok. Bazı durumlarda hiçbir hastalık yokken de terleme artışı görülebiliyor. Peki neden kötü kokuyor?
Neden kötü kokuyor?
Ter; su, sodyum, klor, potasyum, üre gibi maddelerden oluşuyor. İçindeki organik madde miktarının artması terin kötü kokmasına neden oluyor.
Ter kokmamak için neler yapmalı?
Gelelim en önemli konuya! İşte bunun için yapabileceklerin...
• Bol su içmeyi dene.
• İnce, gözenekli, cildinin hava almasını sağlayan giysiler giy.
• Kokunun en çok yaşandığı bölge koltukaltları… Bu yüzden bu bölgeni sürekli temiz tutmaya özen göster.
• Koltukaltındaki tüyleri fazla uzamadan al.
Anti-perspirantlar ve deodorantlar zararlı mı?
Vücudun doğal sürecinde terlemesi şart! Terlemeyi engelleyici ürünler ter bezlerinin cilde açıldığı kanalcıkların tıkanmasına neden olabiliyor. Ter ve yağ bezlerinin ağzının tıkanmasına bağlı olarak da ciltte sivilcelenmeler ve küçük yağ kistleri oluşabiliyor. Bu yüzden bu ürünleri aşırı kullanmamalı ve kullanırken de dikkatli olmalısın. Neler mi yapabilirsin?
• Sabah dışarı çıkarken sürdüğün roll-on’u eve gelir gelmez yıkayıp vücudundan temizle.
• Mümkünse tam kuruluk sağlayanları değil de, normal olanlarını tercih et.
• Deodorant kullanırken koltukaltının mutlaka temiz ve kuru olmasına dikkat et.
• Sakın deodorantı terliyken sıkma. Yoksa ortaya daha kötü kokular çıkmasına sebep olabilirsin!

Facebook Twitthis Furl