Rum Ateşi'ni kimleri yaktı?


2.Sultan Mehmet İstanbul'u kuşattığı zaman donanması boğazı geçerken donanmanın üzerine Galata'daki şimdiki Yer Altı Camii'nin bulunduğu yerden, Saray Burnu'ndan ve Kız Kulesi'nden Rum Ateşi denilen özel bir karışımdan yapılmış, çok zor sönen ateş yağdırılmıştı.

Fetih gerçekleştirilip İstanbul alındıktan sonra padişahların tahta çıkışlarında ve bayramlarda Kız Kulesi'ne yerleştirilen toplar bu kez şenlik için ateşlenmeye başladı.

Facebook Twitthis Furl

Piramitlerin sırrı

Pramitlerin her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir.
-Bu taşları temin etmek için en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır.
-Bu taşların nasıl getirildiği bilinmemektedir.
-Pramit kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir.(Doğdugu ve tahta tahta çıktığı günler)
-Mumyalarda radyoaktif madde bulunuyor.Bu yüzden mumyaları ilk kez bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
-Pramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
-Kirletilmiş suyu, birkaç gün pramit'in içine bırakırsanız suyu arıtılmış olarak bulursunuz.
-Pramit'in içerisinde süt birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.
-Bitkiler pramit'in içinde daha hızlı büyürler.
-Pramit'in içine bırakılmış su 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.
-Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yapmadan pramit içinde mumyalaşır.
-Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir pramit'in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
-Pramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur araştırmacıların çoğu ya içinde kayboldu ya da aynı yerde birkaç tur attılar.Ancak içlerini göremediler.
-Pramitlerin içi yazın soğuk, kışın sıcak olur.

Facebook Twitthis Furl

Uçaklar arkalarında niçin bulut bırakıyorlar?


Bu, çocukların gökyüzüne bakarak en sık sordukları sorulardan biridir.

Kim bilir kaçımız, kaçamak cevaplar vermiş, uçağın motorlarından çıkan duman olduğunu söylemiş ama aynı yükseklikte uçan her uçakta aynı şeyin olmadığını açıklayamamışızdır.

Bir bulutun oluşabilmesi için, havanın, yeryüzünden buharlaşan suyu absorbe edemeyecek, yani içine alamayacak kadar düşük sıcaklık ve basınçta olması, bir de bulutu oluşturacak su damlacıklarının etraflarında tutunabilecekleri toz parçacıklarının olması gereklidir.

Yerden 10 bin metreden fazla yükseklikte uçan yolcu ve savaş uçaklarının uçtuğu bu yükseklikte normal şartlarda hava çok temizdir, hiç toz yoktur, yani bir bulutun oluşması için gereken şartlardan biri eksiktir.

Bilindiği gibi jet uçaklarının motorları, ön taraflarından havayı alarak, yakıt ile yakar ve işlev tamamlandıktan sonra, arka taraflarındaki küçük çaptaki egzozdan büyük bir basınç ile dışarı verirler.

Bu motorların aldıkları hava ile birlikte giren su buharı, motorun içinde daha da koyu hale gelerek dışarıdaki çok soğuk havanın üzerine püskürtülür.

Buna teknik dilde 'sublime' olma olayı denir.

Yani buhar halindeki suyun, sıvı hale geçmeden, doğrudan donması, buz haline geçmesidir.

Aslında uçakların arkalarında bıraktıkları bulut, insan yapısı bir buluttan başka bir şey değildir.

Soğuk havada verdiğimiz nefes havada nasıl buharlaşıyorsa onun gibi bir şeydir.

Deniz seviyesinde, yüksek sıcaklık ve basınçta buharlaşan suyu hava kolayca absorbe eder.

Yükseklik arttıkça, hava sıcaklığı ve basınç düştükçe, hava artık su buharını içine alamaz hale gelir.

Ancak bulutun oluşması için bir üçüncü şart daha vardı, yani toz parçacıkları.

İşte burada toz parçacıklarının görevini, uçağın motorlarından egzost olarak çıkan yakıt parçacıkları yerine getirir.

Bu sayede bir bulutun oluşması için üç şart da yerine getirilmiş olur ve motorların gerisinde uzun, ince bir bulut oluşur.

Esasında alçak irtifada uçan uçaklarda da aynı şey oluşur, motorlardan su buharı salınır ama düşük ısı, nem miktarı, rüzgar yönü gibi etkenler tam oluşmadığı için uçakların arkasında beyaz bulut oluşmaz.

İlave edelim ki, bu olayda uçağın ve motorlarının cinsi ve kapasitesinin hiçbir etkisi yoktur.

Facebook Twitthis Furl

Buz tabakası niye suda batmaz?


Sular her zaman yüzeyden donarlar ve buz her zaman suyun üzerinde yüzer, dibe batmaz. Eğer suyun tüm diğer sıvılar gibi soğudukça yoğunluğu artsaydı, yani buz suyun dibine batsaydı, bu durumda okyanuslar, denizler ve göllerde, donma alttan başlayacaktı. Alttan başlayan donma yüzeyde soğuğu kesecek bir buz tabakası olmadığı için, yukarı doğru devam edecekti. Böylece Dünya'daki göllerin, denizlerin ve okyanusların çok büyük bölümü dev birer buz kütlesi haline gelecekti. Böyle bir Dünya'nın denizlerinde hiçbir canlı yaşayamazdı. Denizlerin ölü olduğu bir ekolojik sistemde kara canlılarının varlığı da mümkün olamazdı. Kısacası Dünya, eğer su normal davransaydı, ölü bir gezegen olacaktı.
Bilinen tüm maddeler ısıları düştükçe büzüşürler. Bilinen tüm sıvılar da yine ısıları düştükçe büzüşür, hacim kaybederler. Hacim azalınca yoğunluk artar ve böylece soğuk olan kısımlar daha ağır hale gelir. Bu yüzden sıvı maddelerin katı halleri, sıvı hallerine göre daha ağırdır. Ama su, bilinen tüm sıvıların aksine, belirli bir ısıya (+4' C'ye) düşene kadar büzüşür, ama sonra birdenbire genleşmeye başlar. Donduğunda ise daha da genleşir. Bu nedenle suyun katı hali, sıvı halinden daha hafiftir. Yani buz, aslında normal fizik kurallarına göre suyun dibine batması gerekirken, su üstünde yüzer.
Suyun yukarıda anlatılan özelliği, Dünya üzerindeki denizler açısından çok önemlidir. Eğer bu özellik olmasa, yani buz suyun üzerinde yüzmese, Dünya üzerindeki suyun çok büyük bir bölümü tamamen donar, göllerde ve denizlerde hiçbir yaşam kalmazdı. Bu gerçeği biraz daha detaylı olarak inceleyelim. Dünya'nın pek çok yerinde soğuk kış günlerinde ısı 0' C'nin altına düşer. Bu soğuk elbette denizleri ve gölleri de etkiler. Bu su kütleleri giderek soğurlar. Soğuyan tabakalar dibe doğru çöker, daha sıcak kısımlar yüzeye çıkar, ama bunlar da havanın etkisiyle soğur ve yine dibe doğru çöker. Ancak bu denge sıcaklık, 4' C'ye gelince birden değişir, bu kez ısının her düşüşünde, su genleşmeye ve hafiflemeye başlar. Böylece 4' C'lik su en altta kalır. Daha yukarıda 0' C, onun üstünde 2' C, böylece devam eder. Suyun yüzeyi ise 0' C'ye vararak donar. Ama sadece yüzey donmuştur. Yüzeyin altında kalan 4' C'lik bir su tabakası, balıkların ve diğer su canlılarının yaşamlarını sürdürmeleri için yeterlidir.

Facebook Twitthis Furl